Bazen, bütün bir ülke de bekliyor, biliyor musunuz? Güzel günlerin hayali ile kaç nesil büyüyecek? Yaşam Fuarı inancıyla aynı, özgür. Peri masalı için yaşlıların umutlarını dinler. Hayattan çalınan birkaç mutlu zamanı seviyorum. Masumiyet kaybından önce. Bu sefer farklı olur mu? Özgür mutluluk gelir mi?
Günler gitgide kısalıyor,
Yağmurlar başlamaya başlıyor.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Bunu neden seviyorsun?*
Sonbahar bir mevsim değil, hissediyor. Ayrıca yaza geçmeyi de hayal etti. Serin bir esinti ile Shudder’ı özlüyorsunuz, kartın üzerinden geçiyorsunuz ve çay veya kahve ile bir battaniyenin altına yerleştiriyorsunuz. Sonbahar yağmurla birlikte gelir. Toprağın kokusuyla uyanırsınız. Beton şehirlerin ortasında bile, dünya size bir yerden ulaşır. Denize dikkat ettiği zaman, toprak anıların anılarından sağını almak için geliyor. O sırılsıklam toprak kokusuyla belirsiz bir şey hatırlıyorsunuz. Olaylar, insanlar sanki duygu kalmış gibi zayıflar. Bu duygu seni sarar. İçinde mutlaka bir aşk var.
İşe gidemezsin. Bir okul sızıntısı gibi dolaşıyorlar, sallanan bir heyecanla. Çiçek kokuları burnunda bir yerden geliyor. Ayakların altındaki yapraklar sarı yeşil hışırtı. Bu iki renk arasında bu iki renk arasında kuru dokular arasında yaşam ve ölümün dönüşümünü görüyorsunuz. Bir şeyler içmek istiyorsun. Ya bira sipariş ettiniz ya da erken bir raki masasında oturuyorsunuz. Bilirsiniz, bilirsiniz, bilirsiniz, hayatın damarından ya da uyum içinde akarsınız, geç, kaçırılan zamanlar akılda kalır. Kendin için ne kadar bekledin? Neyi beklemeniz gerektiğini öğrenmek inatçılığınıza gelmezdi. Böylece ilahi bir kitleye mahkum edilebilir. Böyle bir hasta sona erdi.
Yeşil biber, tuz, masada ekmek.
Seni testimde tuttuğum şarap
içtim yarıya kadar bir başıma
Seni bekliyor.
Neden çok geç kaldın?
Masa beklemekten. Ellerinle hazırladın. Bu süreden sonra, pes ettiğiniz yemeklerden, açtığınız ve boşalttığınız şişeleri, eriyen mumlardan vazgeçin. Ana kurs beklentiniz, umudunuz. Masanın ortasında bıraktığın kalbin. Eğer çıplak sunarsa, Salis bile sonsuza dek uzar. Akrep ve Safovan zulümün diğer adıdır. Sonunda ne beklediğinizi unutacak olan bu noktaya geleceksiniz. Özlemlerini bir kemer gibi vücutlarına sığdırırlar.
Hiç oturmayan masayı topladınız mı? Bunlar sessiz olan şeyler. Nasıl yaptıkları veya desene neyin uymadığı sorusunda iyidir. Yiyecekleri kadına dağıtıyorlar, ısırıktan geçmeyecek. Hiçbir şey beklemiyorsanız, ertesi akşam içeceğin geri kalanını bitireceksiniz. Bir sesle çok kötü. Yaşayamadığı harika bir üzücü.
Ama işte ballı meyveler
Dallarında olgun ve canlı duruyor.
Ayrılmadan yere düşeceklerdi
Biraz gecikmiş olsaydın …
Zamanla deneyimlenemeyen her şey bir kurt formu, içerideki insanların hayatı haline gelir. NASIL onunla olsaydı ne olurdu? “… Sorular şimdi tatbikatlar, zihnin duvarları oyulmuş. Her şeyden önce, gecenin sessizliğinde serinler. Biliyorsunuz, aynı zamanda göğsüne yakalanmak istiyorsunuz ya da herhangi bir sebep olmadan camı açıyorlar, dolaşıyorlar, balkonda bir sigara yakıyorlar.
Hiçbir şey, andan sonra tazminat yoktur. Onun için teşekkürler. Önemli değil, artık tatma. Her durumda, duygunuza indirgenirsiniz.
Bazen, bütün bir ülke de bekliyor, biliyor musunuz? Güzel günlerin hayali ile kaç nesil büyüyecek? Yaşam Fuarı inancıyla aynı, özgür. Peri masalı için yaşlıların umutlarını dinler. Hayattan çalınan birkaç mutlu zamanı seviyorum. Masumiyet kaybından önce. Bu sefer farklı olur mu? Özgür mutluluk gelir mi? Bebeklere fısıldayan bebeklere, güzel günlere bir göz atarsınız, size ayaklarınızın peri masalları için yerde kesildiği coşku anlarını söylediniz. Zamanında orada ol.
Çünkü olgun meyvenin parçalanması kadar azdır. Tat edilemeyen lezzet. Fırsat kaçırdı. İnsan derisi yerine kıyafetlere sığınmak için cascade. Hayallerinizi tedavi edin. Kendini unutun. Sonbahar bu av içindir, bu acı verici uyanışlar. Uçtan geri dönmek için yanlış. Hayat tekrar yaşayacak.
Tıpkı geldiği gibi.
*Nazm Hikmet şiiri, Beste Fazul. Sonbahar, Guvenç Dağustün-Ecere Dagestan (Sonbahar Şarkıları)